T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
KONYA / MERAM - Meram Rehberlik ve Araştırma Merkezi

Kerim CANDAN

ZİHNİMDEKİ AKNELER


Büyüme ve gelişme çağı olan gençlik yıllarında, bedenimizdeki değişiklik ve gelişmelere yönelik ilgi ve alakamız artmaktadır. Hatta sadece kendimizin değil, başkalarının da bizdeki bu değişiklikleri fark edip bizi izlediğini, gözlediğini düşünürüz.

Ergenlik yıllarında, en başta yüzdeki sivilceler herkesin baş belası olmuştur. Kendi adıma yüzümdeki sivilcelere çok acayip sinir olurdum. Neden ve niye yüzde çıkıyorlardı? Bazı arkadaşlarımda neden olmuyor? gibi düşünceler zihnimi sürekli meşgul eder, bundan kurtulmanın yollarını arardım...

Yüzünde sivilce olmayan arkadaşlarımız da vardı. İçten içe onlara gıpta eder imrenirdim. Ne kadar yakışıklı ve temiz bir yüze sahip olduklarını düşünür, bir de kendi yüzüme bakar, kendime kızar, neden, niye soruları arasında düşünür dururdum. Bazen sivilcesiz bir yüze sahip olduğumu hayal eder, gelecekte çok mutlu olacağım düşüncesi ile biraz huzur bulmaya çalışırdım. Tabii bu çok fazla uzun sürmez, bir süre sonra ya bir ayna, ya bir dost, ya da bir büyüğümüz bunu hiç yumuşatmadan yüzüme söyler, "Allah razı olsun", beni gerçeklerle yüzleştirirdi.

Okulda, derste, sosyal bir ortamda, zihnimde hep bu sivilceler vardı. Nereye gidersem gideyim hep yanımda, yüzümde, aklımda ya da düşüncelerimde yanımda olmuşlardı! Başkaları ile konuşurken, ders dinlerken, aklımın bir köşesinde olan bu sivilceler, zihnimin bir tarafını meşgul edip, dikkatimi, hafızamı ve enerjimi çaldılar. Sanki bir hırsız gibi her olumsuzlukta mutlaka onların bir kabahati olur, suçun birazını da onların üzerine atardım.

Neden sonra, bu sivilcelerin vücut yapısından, beslenme alışkanlıklara, hormonal değişiklikler veya stresle alakalı olduğunu öğrenecektim. Bu bilgileri öğrendiğim için mi rahatlama oldu, yoksa sivilceler beni bıraktığı için mi oldu, bunu tam hatırlayamıyorum. Fakat gençliğimde tek sorun olarak gördüğüm sivilceler gidince, daha mutlu ve daha başarılı olacağımı zannederdim, fakat aksine sivilceler gittikten sonra da sorunlar var olmaya devam ettiler.

Sorunun sivilce olmadığını, sorunun kendi kişisel özelliklerimiz, özsaygı, özgüven ya da sosyalleşme, iletişim becerilerimiz olduğunu gördüğümde yeni düşmanı da görmüştüm. Evet, sivilcelerden sonra değişmeyen kendimi değiştirmeye, geliştirmeye çalışmalı, kendimle yüzleşmeli, eksiklerimi geliştirip daha çok kendimle barışık, güvenli ve sosyal bir insan olabilmeliydim.

Bizi rahatsız eden maske sorunlardan ziyade, gerçek sorunları tespit edip, gerçekçi çözüm arayışı içinde olmak gerekir. Sorunları erteleyerek, görmezden gelerek ya da daha kolay tanımalar yaparak kendimize iyilik etmiş olmuyoruz.

Gençlik çağında vücudumuzdaki değişikliklere yönelik artan dikkatimiz doğal olmakla beraber, çok fazla can sıkıp moral bozmak yerine ciddi bir sağlık sorununa işaret etmediği müddetçe biraz zamana bırakmak gerekir. Çünkü bazen estetik kaygılarla burun düzeltme, kıl aldırma ya da sivilceler için cerrahi müdahale sayılabilecek girişimlerle kurtulacağımızı sandığımız geçici sorunların yerine daha hayati sorunlarla karşı karşıya kalabilmekteyiz.

 

İşte bu nedenlerle sevgili gençler, yüzünüzdeki aknelerin zihninizi meşgul edip, başarıda ya da mutlulukta bir engel olmasına izin vermeyin. Selam ve dua ile.

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 09.05.2016 - Güncelleme: 25.09.2020 14:31 - Görüntülenme: 714
  Beğen | 6  kişi beğendi